{ "title": "Akut Kalp", "image": "https://www.akut.gen.tr/images/akut-kalp.jpg", "date": "19.01.2024 01:23:03", "author": "Gülistan Ateş", "article": [ { "article": "
Akut Kalp

Akut kalp yetersizliği ivedi tedavi gerektiren, önceden bulunan kalp yetersizliğinin dekompanse olması ya da yeni başlayan kalp yetersizliği olarak tanımlanmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hospitalizasyonun en önemli sebeplerinden biridir. Akut kalp yetersizliğine bağlı hastane başvurularının yğzde 80'ini önceden olan kalp yetersizliğinin kötüleşmesi, yüzde 15'ini yeni başlayan kalp yetersizliği ve yüzde 5'ini de refrakter kalp yetersizliği oluşturmaktadır.

Hastahanelerde uygulanan gelişmiş tedavilere rağmen hastaların taburcu edilmesi sonrası mortalite ve hastaneye yeniden başvuru oranları yüksektir. Mortalite hastanede %4-7 ve taburcu edilme sonrası erken dönemde %10-15 oranındadır. Hastaneye tekrar başvuru oranı ilk 60-90 gün içinde %30 ve 1 yıl içerisindeki başvuru oranı ise %30-40 olarak bildirilmektedir. Akut kalp yetersizliği sebebi ile başvuran hastaların yaklaşık %60'ında koroner arter hastalığı, bunların da %30'unda geçirilmiş miyokard infarktüsü mevcuttur. Akut kalp yetersizliği nedeni ile hastaneye yatan hastalarda koroner arter hastalığının bulunması kötü prognozun belirleyicilerindendir. Bu hastaların hem hastane içi hem de taburcu edilme sonrası 60-90 günlük mortalite oranı yüksektir. Bir otopsi çalışmasında iskemik kardiyomiyopatisi bulunan hastaların yaklaşık %60'ında ölüm sebebi akut miyokard infarktüsü olarak belirlenmiştir. Bu çalışma, kalp yetersizliği olan hastalarında akut miyokard infarktüsüne bağlı olarak gelişen ölümlerin çoğunlukla yanlışlıkla kalp yetersizliğinin kötüleşmesine ya da aritmilere bağlandığını ortaya koymaktadır.

Akut koroner sendroma bağlı kalp yetersizliğinde miyokardiyal hasar kalp yetersizliğinin ana sebebini oluştururken, altta yatan kronik koroner hastalığı varlığında miyokardiyal hasar kalp yetersizliğinin kötüleşmesine yol açar. Fakat akut kalp yetersizliği ve koroner arter hastalığı bulunan hastaların çoğunda hospitalizasyon nedeni akut koroner sendrom değildir. Çünkü akut koroner sendrom ile alakalı olan ya da olmayan kalp yetersizliği kliniği birbirine çok benzer. Akut kalp yetersizliğinde, özellikle koroner arter hastalığı olan kişilerde birçok faktör miyokardiyal durumu tırmandırır.

Akut koroner sendrom ile hastanelere başvuran hastaların yaşlaşık %10-20'sine kalp yetersizliği bulunur. Bu hastalarda kardiyak enzimler oldukça yüksektir ve troponin seviyesi ile kısa dönem kötü prognoz bağlantılıdır. Kalp yetersizliği ile akut koroner sendromda kısa ve uzun dönem mortalite oranı kalp yetersizliği olmayan kişiler ile kıyaslandığızaman belirgin bir şekilde artmıştır. Prognoz Killip sınıflaması ile belirlenen kalp yetersizliği bunun ciddiyeti ile ilişkilidir ve Killip sınıfı arttıkça mortalite oranı da artmaktadır.

Kalp yetersizliği hastalarında uzun dönem prognoz koroner arter hastalığının olması ve ciddiyeti ile ilişkilidir. Bu hem sol ventrikül sistolik disfonksiyonu olan hem de sistolik fonksiyonu korunmuş hastalar için geçerli bir durumdur. Akut kalp yetersizliği sendromlarının etyolojisinde koroner arter hastalığı sık rastlanan bir neden olmasına rağmen, bu hastalarda koroner anjiyografi ve revaskülarizasyon oranları düşük olur. Akut koroner sendroma eşlik eden kalp yetersizliği halinde revaskülarizasyon artan survi ile ilişkilidir. Kronik koroner arter ve akut kalp yetersizliği olan hastalarda revaskülarizasyonun faydasını araştıran çalışmalar kısıtlı sayıdadır. OPTIMIZE-HF çalışmasında akut kalp yetersizliği sebepli hastaneye yatışta yapılan koroner anjiyografinin artmış aspirin kullanımı, revaskülarizasyon ve azalmış 60 ile 90 günlük ölüm oranı ile alakalı olduğu saptanmıştır. Akut kalp yetersizliği olan hastalarda koroner arter hastalığının veya mevcut koroner arter hastalığının durumunu değerlendirmek için ne zaman koroner anjiyografi yapılması gerektiği hususunda bir kural yoktur. Klinik bulgusu olmayan kişilerde dobutamin stres ekokardiyografi ve miyokard perfüzyon sintigrafisi gibi ek testler ile hastalık araştırılmalıdır.
" } ] }